Eğer etkili olacağını bilseydim içimi buraya dökmez, yüzünüze söylerdim, uzun uzun anlatırdım.
Ama işe yarayıp yaramayacağını düşünmeden hislerimi sizinle paylaşmaya kalksam, "Ne anlatıyor bu, ne saçmalıyor" diye bana ya gülersiniz, ya da inatla davranışınızı sürdürürsünüz.
Kaldı ki bir keresinde, "He öyleydi, he tamam" deyip kestirip atarak pişkince arsızlık bile etmiştiniz.
Yüzünüze konuşmak denemediğim şey değil yani. Kaçak güreşmiyorum.
Lâkin artık öğrendim ki, bilirim ki, eminim ki siz bir açıklama yapmaya değmezsiniz. Kafanız farklı çalışıyor çünkü. Kafası böyle olanın kalbi hakkında yorum yapmaya zaten lüzum yok.
Hayat yolculuğumda sizinle yolum kesişti, çünkü aynı çevrenin insanıyız. Birbirimize işimiz düştü, birbirimizin yüzüne baktık. Hatta alın yazımızı etkilemiş de olabiliriz.
Geriye dönüp baktığımda, bazı hatıralarımın arasında sizden bir iz var. Bunun illâki anlamlı bi' şey olması gerekmiyor.
Gerçi ben çok basit şeylere bile derin anlamlar yükleyebilirim. Belli ki o yüzden duygularımı yoğun yoğun yaşıyorum. Farkımız bu.
Lâkin artık öğrendim ki, bilirim ki, eminim ki siz bir açıklama yapmaya değmezsiniz. Kafanız farklı çalışıyor çünkü. Kafası böyle olanın kalbi hakkında yorum yapmaya zaten lüzum yok.
Hayat yolculuğumda sizinle yolum kesişti, çünkü aynı çevrenin insanıyız. Birbirimize işimiz düştü, birbirimizin yüzüne baktık. Hatta alın yazımızı etkilemiş de olabiliriz.
Geriye dönüp baktığımda, bazı hatıralarımın arasında sizden bir iz var. Bunun illâki anlamlı bi' şey olması gerekmiyor.
Gerçi ben çok basit şeylere bile derin anlamlar yükleyebilirim. Belli ki o yüzden duygularımı yoğun yoğun yaşıyorum. Farkımız bu.
İşte geçmişten uzanıp gelerek zihnimi meşgul eden şu izlerin sahibi siz dahi olsanız, yaşadığımız günlerin ne hoş, ne tatlı zamanlar olduğu gerçeği değişmez. Yüklemişim bi' kere anlamı. Siz o dönem böyle çirkef değildiniz çünkü. En azından bana denk gelmemişti diyeyim.
Sizin iç dünyanızı, durumlara nasıl baktığınızı bilemem. Her neyse de, peki ama geçmiş günler hiç geliyor mu aklınıza, gözünüzde canlanıyor mu mazi? Meselâ bir fincanın kırk yıllık hatırı misali yüreğinizde bir hoşluk hissediyor musunuz?
Size, "Hadi gelin, eskilerin hatırına masumiyet oyunu oynayalım. Gürül gürül yanan bir sobada kestane pişirip masallar anlatalım, kahkahalar atalım. İlkbahar çiçeklerinin çevresinde dönen arıların vızıldaması eşliğinde koşturalım" diyemem, demeyeceğim de, çünkü siz o eski siz değilsiniz. Negatif elektrik yayıyorsunuz. Aynı ilgi alanına sahip olmayı bile istemiyorum; yolumuz ömür boyu asla kesişmesin diye. Ne sevgi bıraktınız, ne saygı... Kısacası soğuttunuz kendinizden.
Zaten insanoğlu kolay kolay değişmez. Çıkarı zedelenmesin diye rol yapar. Değişenler karakter olarak olgunlaşmıştır da o yüzden düzelmiştir.
Kendime sizin adınızın bile anılmadığı bir hayat diliyorum.
Ne saygı kaldı ne sevgi. Hiç bir şey eskisi gibi değil.
YanıtlaSilKüçükken bana, büyüklerin davranışları olgun gelirdi. İnsanın büyüyünce çok anlayışlı ve hoşgörülü olduğunu düşünürdüm. Yanılmışım. Tabi herkes için geçerli değil bu.
Silhayat benzer düşünceleri getirir oldu ne yazık ki
YanıtlaSilBöyleleri her yerdeler çünkü. En kötüsü de burnunun dibinde olmaları.
Sil