Çocukluğumda Sevdiğim Çizgi Filmler
Arama Sonuçlarını Almak İçin Buraya Yazın!

Çocukluğumda Sevdiğim Çizgi Filmler

    Google'a mim yazıları diye aratınca görseller bölümünde Deli Kızın Bohçası'nın 2020'de yaptığı Çocukluğumda Sevdiğim Çizgi Filmler başlıklı mim çıktı. Konusu hoşuma gittiği için bir mim yazısı da ben kaleme almak istedim. 
Mim yazısı
Çizgi film kahramanları

Çocukluğumda Sevdiğim Çizgi Filmlerden Birkaçı

Tom ve Jerry

    Bir kuzenim, "Ben bu çizgi filmden hiçbir şey anlamıyorum. Bir fare var, bir kedi onu kovalayıp duruyor" demişti.
    Tom'un ev sahibesinin yüzü görünmezdi. Kediye, "Taamıss" diye seslenirdi.
    Jerry, boyundan büyük peynirleri "löp" diye yutardı.

Taş Devri

    Günümüzde kullandığımız bazı eşya ve âletlerin taş devrindeki versiyonları, filmin en ilginç bulduğum unsurlarındandı.
    Meselâ fil hortumunun duş veya çeşme niyetine kullanılması. Ağaçkakanın gagasıyla plâk çalınması.
    Sezen Aksu'nun "Seni Yerler" parçası ilk çıktığında Fred Çakmaktaş, "Seni yerler yerler, seni ham yapar bu zilliler" diye şarkı söylemişti filmin içinde. Tabi ki orijinalinde böyle bir şey yoktur ama Türkçe dublajlarda ara ara farklı şeyler denenmesi eğlenceli oluyor. (Asteriks ve Oburiks filmindeki Laz seslendirmesi gibi)

Jetgiller

    Bu çizgi dizinin ilginç bulduğum yanlarından biri; yatağın ayak ucunda (baş ucu da olabilir, karıştırabilirim) bir ekran vardı ve insanlar görmek istediği rüyayı uyumadan önce buradan ayarlardı. Benim de böyle bir makinam olsun isterdim.
    Dizideki bir diğer ilginç unsur ise, karakterlerin birbiriyle görüntülü olarak konuşabilmesiydi. Oysa doksanlarda sabit ev telefonu -en azından benim bildiğim kadarıyla- son teknolojiydi. Görüntülü iletişim ise henüz icat edilmemiş üstün bir teknolojiydi. Ama artık milenyum çağına yetişmiş insanlar olarak bırakın görüntülü konuşmayı, kişisel sosyal ağ hesaplarımızla dünyaya canlı yayın yapabiliyoruz. Belki bu anlamda Jetgiller'i bile aşmış olabiliriz. 

Casper

    Sevimli hayalet Casper gibi görünmez olmak, nesnelerin içinden geçmek, uçmak kabiliyetine sahip olmayı isterdim o zamanlar. (Hâlâ da isterim yani)
    Bir gün Casper henüz başlamamıştı. Kardeşimle kuzenim konuşuyorlar:
-Kespır şimdi nerdedir?
-Daha evindedir.
-He doğru, evinde şimdi. 

Scooby-Doo

    Her bölümün sonunda açıklığa kavuşan gizemli olaylardan ötürü bu çizgi dizi bana biraz ürkütücü gelirdi. Ama kostümlerle, ışık oyunlarıyla insanlara korku salarak birtakım dolaplar çeviren suçluların plânlarının tek tek deşifre edilip, işin aslının ne olduğunu öğrenmek ise merak uyandırıcıydı.
    Ayrıca Fred ile Defne'yi birbirine yakıştırırdım.

Temel Reis

    Safinaz isimli bir kadın görünce hafiften kıkırdamamıza sebep olan bir filmdi.
    Eğer ıspanak yersek belki bir gün Şirinler'i bile... Ah pardon!.. Bu başka bir başlığın konusu olacaktı. 
    Baştan alıyorum; eğer ıspanak yersek Temel Reis gibi güçlü kuvvetli bir insan olacağımızı öğütleyen çizgi dizinin her bölümünde Safinaz'ı paylaşamayan Temel Reis ile Kabasakal'ın kapışmasına şahit olurduk. Kabasakal istediği kadar Safinaz'ı elde etsin, finalde Temel'e yenileceğini bilirdik ve onun tarafını tutardık.
    Temel Reis ağzından alamazsa o ıspanağı piposundan çekmek suretiyle beslenip güçlenir ve kalın kalın demir boruları bile kıvırıp bükerek, ip gibi düğümler atardı. Ne günlerdi!..

Şeker Kız Candy

    Biz bu çizgi diziyi ailece takip ederdik. Evet, bildiğiniz bir televizyon dizisi gibi... Her bölüm bittiği yerden başlardı. Akşam yemeği vaktinde gösterilirdi.
    Hatırladığım kadarıyla finali yoktu. Çünkü Kanal D'de iki defa oynamıştı ve her defasında; Candy'nin tanımadığı, yoksul bir eve geldiği bölüme kadar sürmüştü. Evin öksüz küçük çocuğu, parlayan bir yıldızı işaret ederek, "Babam, annemin orada, cennette yaşadığını söylüyor" demişti ve Candy koşarak evden çıkmıştı. Çocuğun babası ortada yoktu, Candy adamı aramaya çıkmıştı. Bundan sonrasını ben görmedim.

Şirinler

    Şeker Kız Candy'nin ardından Şirinler başlardı. Buna da ailecek bakardık.
    O yıllar babamın gazete kuponuyla aldığı; hem hesap makinesi, hem de çok dilli elektronik sözlük işlevi gören küçük bir cihazı vardı. Dizinin orijinal adını; "Smurf" diye yazardık ama cihaz karşılık vermez, lâl olurdu. Biz de "smurf" kelimesinin hangi dilde "şirinler" anlamına geldiğini merak ederdik.
    Büyücülük okulundan kovulup Gargamel'in yanına verilen Miskin'in, Gargamel'e "Gargi" demesi babamı güldürürdü.
    Annemse Gözlüklü Şirin'in sesine takmıştı. "Bunu çocuk mu konuşuyor" diye sorardı ara sıra.
    Mantarların arasında -gerçekte olmadığını bile bile- şirin arardım.

Çizgi Kahramanları Çizmek

    Yaşça büyük bir akraba kızı, evlerinin sokağa bakan duvarına boydan boya birçok çizgi film kahramanını sulu boyayla çizmişti. Önce kurşun kalemle hatlarını çizdi, sonra boyadı. Tıpatıp aynıydı. Sanırım resim bölümü okuyordu o dönem. Uzun yıllar duvarda kaldı resimler. Gelen geçen hayranlıkla bakardı. Tabiî zamanla soldu boyalar ve en sonunda duvarı boyadılar.
    Ben de ona özenerek sevdiğim kahramanları resmetmeye yeltenirdim ama hep hüsranla noktalanırdı. Çizdiğim şekiller kahramanı andırmazdı bile. 

Mim Vesilesiyle Nostalji

    Çocukluğumda sevdiğim çizgi filmler elbet bu kadar değil. Adlarını anmadığım çocukluk arkadaşlarım bana darılmasınlar. Hepsinin yeri ayrı. Ekran başında az beklemedik yollarını. Şu an bile televizyonda veya YouTube'da karşımıza çıktığı zaman bir anlığına duruverip çocukluk çağımızı anımsarız. Çünkü çizgi filmler tüm dünya çocuklarının, bir zamanlar çocuk olanların, içindeki çocuğu hâlâ yaşatanların ortak ilgi alanıdır. Günümüzün hengamesinden sıyrılmak isteyenlerin nostaljik hislerle sığınabileceği belki de bir limandır.
Etiketler

Yorum Gönder

2 Yorumlar
Yorumlar onaylandıktan sonra yayımlanır.
  1. Gargi demesi kardeşimle benim de çok hoşuma giderdi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazı isimlerin kısaltılmış hâli komik oluyor. :)

      Sil