Erzin İki Gün İki Teker bisiklet topluluğunun temelini atan üç bisiklet gönüllüsü; Önder Akyol, Cem Özaslan ve Dr. Mehmet Yaşar Akıl'la topluluğun amacı ve faaliyeti hakkında söyleştik.
Erzin İki Gün İki Teker'in Yola Çıkış Hikâyesi
Adı WhatsApp Grubundan Geliyor
İki Gün İki Teker ismi nereden geliyor?
Cem Özaslan: Salı ve perşembe olmak üzere haftanın iki günü
sürmeye başlamıştık önce. Bu günlere sabitlediğimizde, iki gün sürdüğümüz için
böyle bir WhatsApp grubu kurulunca ismi İki Gün İki Teker oldu.
Haftanın bir gününde farkındalık, bir gününde performans
faaliyeti mi yapıyorsunuz?
Cem Özaslan: Yok; haftanın iki gününde farkındalık,
cumartesi veya pazar performans sürüşü yapıyoruz. Uzun turlarımız hafta
sonları.
"Şoförler bisikletliyi de fark etsin. Çünkü..."
"Trafikte biz de varız"
Bunların anlamı nedir?
Cem Özaslan: Farkındalığın şöyle; biz, bisikleti sadece spor
amaçlı düşünmüyor ve görmüyoruz. Bisiklet bir ulaşım aracıdır bize göre.
Bisiklet bir ulaşım aracı olduğu için, Trafikte biz de varız deyip,
şoförler tarafından bisikletin de fark edilmesini istiyoruz. Bu yüzden şehir
içi farkındalık turları yapıyoruz. Nasıl farkındalık oluyor? Başlarda sayımız
yüksek değildi fakat gören geldikçe şu an minimum 60, maksimum 130 kişi
oluyoruz. Ee bu kişilerin de trafikte çift sıra seyir almasıyla, sağa sola
dönerken trafiğin durdurulmasıyla bisikletin de bir ulaşım aracı olduğunu
göstermeye çalışıyoruz.
Önder Akyol: Turlarda grubu yönlendiren öncümüz, arkada kalanları toparlayan artçımız, kalabalığın durumuna göre minimum üç dört yancımız var. Öncünün görevi, grubu alıp götürmektir. Artçı, arkadaki insanları toparlar, bir arıza varsa bildirir. Yancılar da, sağa sola dönüşlerde grubun emniyetini sağlar. Farkındalığı yaratırken şoförleri kibarca durduruyoruz. Geçen yıl ilk başladığımızda şoförler durmak istemiyordu. El kol hareketleriyle, "Necisiniz" falan diyorlardı. Ama şu an bazı şeyleri aştık. Artık çarşı merkezde duruyorlar, bizim geçmemizi bekliyorlar. "Teşekkür ederiz" diyoruz, yolumuza bakıyoruz. Yani bir mesafe katettik bu konuda. Farkındalıkta hedefimize ulaştık. Bizim esas hedefimiz, kadınların topluma kazandırılmasıydı. İlk başlarda Cem'in eşi, benim kızım falan vardı. En son yaptığımız 68 kişilik turda 25 kadın gönüllümüz yer aldı.
Performans ne oluyor?
Cem Özaslan: Zamanınız olduğu sürece her noktaya bisikletle
ulaşabilirsiniz. Meselâ Hemite'ye yaptığımız tur gibi, Osmaniye Kuş Cenneti'ne
yaptığımız tur gibi.
Önder Akyol: Yaşar Kemal'in ölüm yıl dönümünde, onun doğduğu
yere; Osmaniye Hemite'ye 35 kişiyle tur düzenlemiştik. Gidiş geliş toplam 110
kilometre.
Cem Özaslan: Bu da performans olarak dayanıklılık istiyor.
Performanstan kastımız bu. Tam 1 yıldır 6750 kilometre pedal çevirmişiz. Hiç
durmadan devam etseydik, Erzin'den Kuzey Kore'ye varırdık. Böyle bir istatistik
de paylaşabiliriz.
Yaşar Akıl: Belli bir güç ve enerji gerekli. O enerjiyi 7-8
saat vücudunda tutman gerekiyor. Meselâ bazen 100 kilometre sürmüşüzdür. Akşam
eve geldiğimizde, "Acaba çarşıda şöyle bir tur atsak mı" diyoruz.
Hâlâ o enerjinin arta kalanları oluyor.
"Mavi Şirin Ordusu" adını da kullanıyorsunuz değil
mi? (gülüşmeler)
Önder Akyol: Forma rengimiz turuncu ve mavi. Genelde mavi
ağırlıklı. 19 Mayıs etkinliğindeydi sanırım. Bir takipçimiz arkamızdan
resmimizi çekmiş; yaklaşık 50 bisikletli. Göndermiş bize, "Aynı Şirinler'e
benziyorsunuz" demiş. Baktığımız zaman şöyle masmavi. "Aa"
dedik, "Bu bizle bağdaşır; mavi Şirin olabiliriz."
Cem Özaslan: "Şirinler olsaydık, kim hangi Şirin
olurdu" diye sosyal medyadan anket başlattık. Önder ağbiyi Şirin Baba
seçtiler. Yaşar hocamızı...
Yaşar Akıl: Şirin Doktor.
Cem Özaslan: Ben Gözlüklü Şirin. Böyle bir yakıştırma, bir
espri oldu yani.
Önder Akyol: Üzerimize alındık açıkçası hoşumuza da gitti
mavi Şirinler olmak.
"Büyüyeceğimizi tahmin etmemiştik"
Topluluğun ortaya çıkış sürecini anlatır mısınız? Nasıl bir
araya geldiniz?
Cem Özaslan: Zaten bu topluluktan önce de bir çekirdek kesim
vardı. Önder ağbi, Yaşar hocam, Önder ağbinin eşi ve kızı, ben sürekli
sürüyorduk.
Önder Akyol: Geçen yıl Ramazan ayında, 19 Mayıs günü bir
yemekten sonra, "Hadi bisiklet sürelim" dedik. Aslında bu hareketin
başlama tarihi 19 Mayıs 2020. Ondan sonra periyodik olarak bir karar aldık,
özellikle üçümüz.
Cem Özaslan: Bu kadar büyüyeceğimizi tahmin etmemiştik.
İnsanların potansiyeli olduğunu biliyorduk fakat bir araya getirmenin, hizada
tutmanın, onları sürekli bir şeyle meşgul etmenin zor olduğunu da biliyorduk.
Aslında böyle bir plânımız yoktu. Kendimizi eğlendirmek ve kendimiz bisiklet
sürmek istedik. İş yerinden arkadaşlarımız, "Sizde hiç akıl yok,
manyaksınız, buraya bisikletle gidilir mi, sizin hiç derdiniz yok mu"
diyordu. Biz de, "Ya bir kere gel sürüşlere" diyorduk. Onlara yedek
bisiklet verip ortamı gösteriyorduk. Zaten bir kere katıldınız mı, bu ortamdan
çıkmak istemiyorsunuz. İçinizde bisiklet sevgisi varsa, gençlik yıllarınızdaki
bisiklet sevdanız hâlâ içinizde duruyorsa ve Erzin'de yapabileceğiniz daha iyi
bir imkânınız yoksa, bu aktivitenin içinde buluyorsunuz kendinizi. Sıcak,
samimî bir ortam. Biz dernek olmadığımız için ve de başkan olmadığı için, bizde
herkes başkan aslında. Şöyle; ay sonunda toplantı yaptığımızda herkese diyoruz
ki, "Önümüzdeki ay nereye sürmek istersiniz?" Meselâ siz,
"Payas'a" diyorsunuz. Bir başkası, "Burnaz'a" diyor.
Oyluyoruz. Çoğunluk Payas'ı seçmişse Payas turu yapıyoruz. Fikri siz attığınız
için Payas turunun sorumlusu sizsiniz. Nereden, nasıl gideceğiz, nerede mola
vereceğiz, nerede yemek yiyeceğiz; hepsini siz ayarlıyorsunuz. O turun öncüsü
de, başkanı da siz oluyorsunuz.
"Oğlumun hayatına dokundunuz"
Bu yolculuklar size ne kattı?
Önder Akyol: Her şeyden önce dostluk ve samimiyet kattı. Hiç
tanımadığımız insanlardan o kadar çok olumlu dönüşler alıyoruz ki, bu da bizim
doğru yaptığımızı gösteriyor. Şimdi geçenlerde bizim turlarımızı gören biyoloji
öğretmeni bir kadının yazdığı aynen şu: "Size bayılıyorum. Bir Erzinli
olarak sizinle gurur duyuyorum." Kendisi Anamur'da görev yapıyor. Bu bizim
için onur verici bir şey. Meselâ yine, oğlu bizimle tura gelen bir anne aradı
beni. "Hocam" dedi, "Siz benim oğlumun hayatına
dokundunuz." İnan, gözlerim yaşardı bunu duyunca. Bir insanın hayatına
dokunabilmek, olumlu yönde etki edebilmek... Biz bunu yapabildiysek eğer, başka
ne isteriz ki! Başarmışız demektir yani. Hiç tanımadığımız insanlarla dost
olduk. Meselâ git Samsun'a. Orada muhakkak seni tanıyan bir bisikletli vardır.
Seni ağırlar. Biz üç yabancı ağırladık. İsviçre'den yola çıkmış Louis; hem
Antakya'ya gidişinde, hem Antakya'dan dönüşünde biz bu adamı dört gün misafir
ettik. Brezilya'dan Larissa geldi. Kadın çıkmış yola, Antep tarafından geldi,
ağırladık. Yedirdik, içirdik, gönderdik.
Yaşar Akıl: Ben ilk katıldığımda zaten kendi başıma
sürüyordum. Cem zorluyordu. Cem'i biraz salladım (gülüşmeler) gelmedim ama
sonra katılmaya karar verdim. Aa ortam çok farklı yani bisiklet sürmenin
ötesinde bir şeydi. Benim için bir mutluluktu, enerji kaynağıydı.
Davranışlarım, yürüyüşüm, düşünme ve konuşma tarzım, her şeyim değişti. Bu
arkadaşlık ortamında bisikletten daha farklı şeyler görüyordum. O duyguları,
samimiyeti, mutluluğu... Eskiden de, "Ben bisiklet sürerek çok mutlu
oluyorum" falan derdim ama bu toplulukta inanılmaz derecede değiştim, bana
çok şeyler kattı. Önder ağbi bir gün bana, "Aslında senin mutluluğun neydi
biliyor musun; bizle sürmekti" dedi. Yani ben bu topluluğun arasında
olduğum için mutluymuşum, bi' de bisiklet sürdüğüm için. Şimdi zaten istesem de
ayrılamıyorum.
Cem Özaslan: Bana sağlık kattı diyebilirim. Bisiklete
başlamadan önce 100 kiloydum. Yaklaşık bir buçuk yılda 35 kilo verdim, şu an 65
kiloyum. 60'a kadar da inmişliğim var. Her tur aslında bir şey kattı. Meselâ
nasıl diyebilirim; Arsuz'a gittik iki defa mavi yola. Hayatımda balık yemeyen
bir insan olarak tam ekmekle üç balık yedim orada. (gülüşmeler) Ön yargıları
yıkmanın ne demek olduğunu öğretti bana bisiklet. Erzin'e de bir şeyler
katmıştır. Hemite turunda TRT vardı. TRT canlı yayınında Erzin 2 Gün 2 Teker
logosunu açtık. Pandemi döneminde sokak canlıları için 20-25 defa tur
düzenledik, mama dağıttık. Down sendromlu Buse'ye forma yaptırdık. Sponsor
bulduk, para topladık, onun için tandem aldık, tandemde kendi sürüşümüze dahil
ettik.
Tandem nedir?
Önder Akyol: İki kişinin kullandığı bisiklet. Önde pilot
var, kumanda onda.
Cem Özaslan: Yarın da bunu görme engelli bir kadın sürücüyle
yapacağız. Kendisi sadece arkada oturup pedal çevirecek ve biz geçtiğimiz
yolları ona sesli bir şekilde anlatacağız. Diyeceğiz ki; "Solumuzda manav
var. Şu an Erzin Cumhuriyet Meydanı'ndan geçiyoruz. Heykelin önündesin. Erzin
Belediyesi'nin önündeyiz. Şu an çayın kenarından geçiyoruz. Şurada şu ağaçlar
var." Yani onun gözü olacağız. Başkaları için de bir şey yapmayı bize
kattı. (röportajdan bir gün sonra görme engelli bayanı 65 bisikletliyle evinden aldılar ve kent sokaklarında gezdirdiler. Instagram canlı yayınında o ânı gördüğümde tüylerim diken diken olmuştu ve duygulanmıştım. Kadının etrafında pervane olmuşlardı âdeta)
Önder Akyol: Yoncadüzü'nde oturan down sendromlu kızımız
Buse'yi iki defa tandemle gezdirdik. Çok sevimli, hayat dolu. Bir akrabası
vasıtasıyla bize ulaştı, "Tamam" dedik. Dörtyol'dan emanet bir tandem
getirtip Buse'yi bindirdik. Bakın, grubun özverisini size anlatayım: Lütfi Türk
diye bir arkadaşımız var. Benim oğlum iki kişilik bisikleti sürerken, arka
koltukta oturan Buse düşmesin diye Lütfi dediğimiz arkadaş 17 kilometre bunun
yanında, şehir içinde koştu. "Yoruldun, mola ver" dediğimizde,
"Yok ağbi, ben böyle mutluyum" dedi. Bunu iki defa yaptı bu çocuk.
Para verseniz, bir yevmiyeci tutsanız yaptıramazsınız bunu. Yani grubu işte bir
araya getiren sebeplerden biri de bu.
Cem Özaslan: Üç defa çöp toplama etkinliği yaptık meselâ
belediye başkanımız bile katıldı.
Yaşar Akıl: Çevreye karşı da duyarlıyız. Sadece hayvanlara
değil. Çevrenin temiz tutulmasına, doğal habitata.
Önder Akyol: Yoncadüzü yeni yerleşim alanı doğa harikası bir
yer ama insanlar berbat etmiş. Adam, yemiş içmiş atmış. 35 bisikletçi oraya
sürdük. Gittik ortamı temizledik, çıktık geldik. Belediye başkanıyla
İsalı'daki koruyu temizledik. Esra Çopur Vural'la Burnaz sahilini temizledik.
Bisikletli ölümlerine dikkat çekmek için beş arkadaş buradan Adana'ya
sessiz sürüş yaptık; bisikletle oraya gittik geldik.
Yaşar Akıl: 29 Ekim'de dev bayrak açtık.
Önder Akyol: Sabah gazetesinde çıktı haberi. Yani o kadar
güzel, o kadar farklı etkinlikler yaptık ki.
![]() |
Erzin Atatürk Parkı'nda |
Adımlar İyiliğe Dönüşüyor
Cem Özaslan: Help Steps diye bir uygulama var. Sürmüş
olduğunuz bisikletin attığınız kadansı ve gün içerisinde yürümüş olduğunuz
adımları sayıyor, topluyor ve gün sonunda bir video izletiyor size. Ne kadar
adım atmışsanız, pedal çevirmişseniz bunları iyiliğe dönüştürebiliyorsunuz. Biz
de 1 yıllık sürüş ve adımlarımızı kanser haftasında bağışladık bu program sayesinde.
Bağış sistemi nasıl çalışıyor?
Cem Özaslan: Help Steps uygulamasına giriyorsunuz. Gün
sonunda "adımları dönüştür" dediğinizde 30 saniyelik bir video
açılıyor. Siz videoyu izlerken, uygulama para kazanıyor. Bu parayı sizin
hesabınızda bakiye olarak gösteriyor. Siz de dilediğiniz kuruma bağışlıyorsunuz
o parayı. Biz "Kanserle Mücadele Derneği"ne göndermiştik.
Önder Akyol: Geçen hafta, Trafikte biz de varız etkinliği yaptık. Aydın Ağır Pedallar bisiklet grubu araç kokuları yaptırmış.
Trafikte biz de varız diye araçlara dağıtmışlar. Bize meydan
okudular. (bir bisiklet topluluğu bir etkinlik başlatıyor, başka bir bisiklet
topluluğunu da bu etkinliği sürdürmeye davet ediyor, buna "meydan
okuma" deniyor) Dediler ki: "Size meydan okuyoruz."
Cem Özaslan: "Çok aktif bir topluluksunuz."
Önder Akyol: "Siz de yapın." Biz de bin adet araç
kokusu bastırdık. Geçen hafta emniyet güçlerimizle birlikte çarşı meydanda
sürücülere, "Trafikte bisikletliyi fark edin" diyerek, araçlarına
asmaları için verdik. Bir tarafında 2 Gün 2 Teker yazıyor, diğer tarafında,
"Bisikletliyi fark et. Bisikletliye saygı. 1 buçuk metre mesafe"
yazıyor. Bisiklet bir ulaşım aracıdır. Bunu yaygınlaştırmak istiyoruz.
Bisikletli giderken, arkadaki araç şoförü kornaya basmayacak. Aynı
zamanda çevre temizliği yapmış oluyoruz; araçlara binmeyerek karbon salınımını
azaltıyoruz. 1 arabanın park ettiği alana 16 bisiklet sığıyor. Buna göre
düşünün işte yani herkes şurada bisiklet sürmüş olsa Erzin'de park problemi
kalmayacak. Havası çok daha temiz olacak.
Cem Özaslan: Trafik kazaları olmayacak. Daha az stresli
olacak insanlar işe gidişlerinde.
Yaşar Akıl: Daha mutlu olacak. Kalbi daha iyi çalışacak.
Ciğerleri genişleyecek, daha iyi nefes alacak. Bacakları iyi çalışacak. Kilo
almayacak, obez olmayacak.
Cem Özaslan: Söyleşiyi ses ve gürültüde yapmaya çalışıyoruz.
Şu ses, gürültü olmayacak en başta. Sadece kuş seslerini duyacağız. Ama oradan
motor geçiyor, araba geçiyor, kamyon, korna sesi.
Bunların yanı sıra karınca kararınca misali gönüllülerin
gönlünden ne koparsa katkıda bulunduğu, "Askıda bisiklet aksesuarı",
"Yerel esnafın kalkınması için bakkallarda mola" gibi destek ve
yardım çalışmalarınız da var. Bu tür gönüllülük esasına göre yaptığınız
etkinliklere değinir misiniz?
Cem Özaslan: Tabi ki... Pilot bölge olarak seçtiğimiz
Kuyuluk İlkokulu'ndaki 38 öğrenciye Feridun Avcı (Avcı Giyim) sponsorluğunda
geliş fiyatına satılan eşofman takımlarını satın alıp hediye ettik. "Ağaç
yaşken eğilir" düşüncesiyle çocuklara bisiklet eğitimi verdik. Bisikletle
nasıl güvenli sürüş yapılabileceğini gösterdik; Kuyuluk'ta bisiklet sürdük
onlarla. "Renkli Şekerler" kreşinde empati duygusunu aşılamak için,
Osmaniye'den Dijital Baytar veteriner hekim Ali Laçinbala'yı Erzin'e davet
ettik. Renkli Şekerler gündüz bakım evindeki çocuklara, Ali Laçinbala'nın
getirdiği köpek ve kedilerin kalp atışlarını dinlettik. Hayvan sevgisini
aşıladık. Hayvana şiddete yönelmemelerini, her türlü şiddetin olmaması
gerektiğini öğrettik. Trafik Emniyet'le görüşerek kurum önündeki yolu kapattırıp,
çocuklarla bisiklet sürdük.
Her Turda Bir Bakkaldan Alışveriş
Önder Akyol: "Askıda bisiklet aksesuarı" etkinliği
kapsamında, üç dört tane kask alıp ihtiyaç sahibi arkadaşlara ulaştırdık.
Eldiven aldık ulaştırdık. Dörtyol'da "Uzak Bisiklet Cafe" var. Sahibi
arkadaşımız Ali Güneş. "Ağbi sizden tek kuruş kâr etmeyeceğim. 3 bin
liralık bisikleti 2500'e sayıyorum" dedi ve bu sayede beş altı
arkadaşımızı bisiklet sahibi yaptık. Amacımız; bisiklet yaygınlaşsın, bisiklet
sürülsün. Yerel esnafı destekleme projesi de şöyle çıktı: Geçenlerde petrol
istasyonunda mola verdik. 95 kişiydik. Düşün yani; 95 insan bir soda, bir su,
bir enerji içeceği alsa; bu molayı bir bakkalda verdiğimizi düşün, o adamın o
günkü bütçesi üç katına çıkacak. Bunu düşündük; molayı sadece petrollerde
vermeyelim, her hafta başka bir mahallede bir bakkala diyelim ki, "Tura
çıkacağız, buradan geçeceğiz. 70 kişiyiz. Dolabına 70 su, soda koy. Ufak tefek
şeker, çikolata koy." İşte böyle, o adamın bütçesine katkıda bulunalım.
Cem Özaslan: Bunu geçen hafta yaptık. Adam yetişemedi ve o
yüzündeki mutluluğu görmeniz lâzım. Arkadaşlar öyle bir doluştu ki içeriye,
adam belki ömrühayatında dükkânı açtığından beri öyle bir kalabalık
görmemiştir.
Önder Akyol: Aynısını bizim daha önceki belediye başkanı
yapıyordu. Biliyor musunuz bunu?
Cem Özaslan: Yok bilmiyorum.
Önder Akyol: Kasım Şimşek yapıyordu. Her ay bir mahallede
değişik bir bakkaldan belediyenin ihtiyaçlarını alıyordu.
Nerelere pedal çevirmek istiyorsunuz?
Önder Akyol: Bizim bir sponsorumuz var: Citexco firmasının
sahibi Egemen Bölükbaşı. Erzinli kendisi. Şirketi Adana'da. Japonya'yla iş
bağlantısı var. İthalât ihracat yapıyor oraya, yaş meyve sebze üzerine. Onun
bir hayali var. Onunla birlikte biz onun hayalini gerçekleştireceğiz. Yurt
dışına çıkacağız. İstanbul'da bir araya gelip, bisikletlerle İtalya'ya kadar
süreceğiz. Onun hayali bu.
Cem Özaslan: Aynı zamanda bizim hayalimiz.
Önder Akyol: Biz de onun hayalini gerçekleştirmek için
elimizden gelen her türlü şeyi yapacağız.
Cem Özaslan: İtalya'dan önce kesinlikle 10 Kasım'da Atatürk'ün
huzuruna çıkacağız. On gün veya yirmi gün öncesinden yola çıkıp, kaç kişi
olursak Ankara'ya süreceğiz.
Önder Akyol: Egemen dediğimiz arkadaş, şimdi bir tandem daha
aldı, iki tandemiz olacak. İkisinin de ücretini Egemen ödedi. Bize yaklaşık 135
kadar forma yaptırdı, tek kuruş para talep etmeden.
İssos Harabeleri Nerede?
#issoserzindedir #issosharabelerierzindedir etiketleriyle
sizi paylaşım yapmaya iten sebep nedir?
Önder Akyol: Habertürk kanalında İssos harabelerinin
Dörtyol'da olduğu yayını yapılmış. Biz de buna mukabil dedik ki: "İssos
harabeleri Erzin'dedir arkadaş. Gidelim gösterelim." 86 kişiyle gittik.
Orada kahve içtik. "Erzin sınırları içerisindeyiz" mesajını verdik.
Sosyal medyada paylaşıp, Habertürk TV'yi ve TRT'yi etiketledik.
KASK
Kaza Anında Sizi Korur
Bisiklet sürücüleri ve şoförler en çok hatayı nerede
yapıyor? Bisiklet kazalarını önlemek için ne yapmalıyız?
Önder Akyol: Bisikletin kişisel koruyucu ekipmanları vardır.
Bisikletçi, kişisel koruyucu ekipmanlarını kullanacak. Hata yapmayacak. Bizim
hata yapma lüksümüz yok. Başımızda kaskımız, elimizde eldivenimiz olacak.
Düştüğümüz zaman ilk darbeyi kafamız ve elimiz alıyor. Kask, bisikletin olmazsa
olmazı. Kaza anında sizi korur cümlesinin baş harflerinden
oluşmuştur zaten. Ondan sonra ışıklarımız olacak. Ön ve arka ışıklar çok
önemli, özellikle gece sürüşlerinde. İnsanlar birbirine saygı duymalı. Araç
beni sıkıştırmamalı. En az bir buçuk metre mesafeden sollamalı beni.
Cem Özaslan: Sabretmeyi öğrenmeliyiz. Sen arabanda kliman
açık otururken, biz 40 derece sıcaklıkta o bisiklette beynimize güneş geçerken
30 saniye bekle bizi, bi' şey olmaz yani, 30 saniye geç git evine. Zaten bizi
geçtikten sonra öyle bir gaza basıyorsun ki o sürede kapanıyor yani beklediğin
süre. Bizim insanımız öncelikle insan olmayı, insanın canına değer vermeyi
öğrenmeli. Anca öyle bisikletli ölümleri durabilir, diye düşünüyorum.
"Bisikletliyi öldürürsen hapis yatmazsın(!)"
Önder Akyol: Son iki yılda 272 bisikletli ölmüş kazada.
Cem Özaslan: Olayın trajikomik yanı, 272 kişinin tamamı kusurlu bulunuyor. Yani hiç mi karşıdaki şoförün birinin suçu olmaz? O araç orada olmasa o adam ölmeyecek zaten. Belirli bir kusur olması lâzım ama yok. Şurada bizi arabayla tepele öldür, hapis yatmazsın, öyle söyleyeyim. "Bisiklet bir trafik aracıdır. İsterse iki sağ şerit yol hakkıdır. Sağ şeritte iki kişi yan yana bisiklet sürebilir" diye yazıyor kara yolları yönetmeliğinde ama bir araç sürücüsü gelip çarptığında, "Önüme kırdı. Görmedim" dediğinde, orada mobese veya güvenlik kamerası yoksa öldün gittin yani.
Peki yöneticilere düşen nedir? Sizin talepleriniz nelerdir?
Cem Özaslan: Belediye başkanımızdan talebimiz bisiklet
yoluydu ki imara ekledi, muhtemelen Erzin'e bisiklet yolu yapacak ilk belediye
başkanı olabilir kendisi. Hastane yolundan başlayıp, istasyona kadar gidecek
bisiklet yolu güzergâhı çizmiş. Erzin'de bisiklet yolu olsa, bu yoldan sadece
bisikletliler gitse, yayalar gitmese, araçlar o yola park etmese, biz şehir içi
sürüşümüzü bisiklet yolundan yaparız. Daha güvenli, daha keyifli, görsel açıdan
daha güzel bir sürüş olur, diye düşünüyorum.
Önder Akyol: Bunu başkanla biz geçen ziyaretimizde
paylaştık. Başkan bunun müjdesini verdi. "İmar plânına aldık. Ama 3 ay
sonra olur, ama 1 yıl sonra olur. Bu gerçekleşecek" dedi.
Cem Özaslan: Zaten bizim amacımız da bu. Şöyle; gidip üç beş
kişi belediyeye talepte bulunmak yerine, kalabalıkça gidelim ki, kalabalığı
gördükçe, "Ha gerçekten de böyle bir ihtiyaç varmış" dedirtebilmek.
Bisiklet yolunu Erzin'e getirtebilmek. Şöyle de olabilir: Çevre ilçelerden bu
yola sürüşe gelecek birçok bisikletçi var. Tıpkı bizim geçen sene üç defa
Arsuz'a gidip mavi yolu kullandığımız gibi. Bizim bisiklet yolu İssos'tan
İçmeler'e kadar olsa turizm patlaması yaşanır, diye düşünüyoruz. İnsanlar
gelir, aracını park eder, kirâlar bisikletini sürerek gelir. İçmeler'de
yemeğini yer, gider. Bu nedir; Erzin'e kazançtır. Bunu kullanabilir belediye
başkanımız veya işletmeler. Maddî gelir yani.
Var mı eklemek istediğiniz?
Önder Akyol: 15 yaş altı katılımcılara ebeveyn şartımız var.
Anne babası şart değil. Yakın bir akrabası da olabilir. O çocuğun sorumluluğunu
alabilecek birisi olmalı yanında. Çünkü biz kalabalıkta herkese yetişemiyoruz,
herkesle ilgilenemiyoruz.
Söyleşi için teşekkür ederim. İki Gün İki Teker
ailesine ve tüm bisiklet sürücülerine kazasız belâsız yolculuklar dilerim.
Cem Özaslan: Teşekkür ederiz.
Yaşar Akıl: Teşekkür ederiz.
Önder Akyol: Çok güzel bir sohbet oldu. Teşekkür ederiz.
Selamlar, röportajı soluksuz okudum. Kaleminize sağlık. Okuyanın hayatına dokunan ufuk açıcı yazılardan olmuş. Böyle güzel işlere imza atan arkadaşlarımızı da tebrik ediyorum.
YanıtlaSilHoş geldiniz. Değerli yorumunuz sayesinde insanların kendini ifade etmesi, okuyucuların istifade etmesi yolunda naçizane iyi bir uğraş verdiğimi, daha doğrusu boş bir şeyle uğraşmadığımı bir kez daha anladım. (kimisi "senin bundan ne kârın var" diye soruyor da)
SilHer zaman şunu derim: Bir gün hepimizin yolu bir haber merkezine düşebilir. Bir basın mensubuna hepimizin işi düşebilir.
Sadece bir blog yazarıyım. Basın mensubu değilim. Ama kalemimi insanların sesi olarak kullanmayı seviyorum. Böylece yazma enerjimi faydalı yönde sarf ettiğimi düşünüyorum. Ayrıca yeni insanlar tanıyorum.
Size de bloggerlık yolculuğunuzda kolaylık ve başarı dilerim. Kaleminize kuvvet. Selâmlar...
Yazacak çok şey var da susuyoruz ama bir patlarsam iyi patlarım
YanıtlaSillike your post :)
YanıtlaSilhave a nice day
Thank you. Greetings from Turkey... :)
Sil