Çalışan, Üreten, Kalkınan Şehir Modeli Erzin
Arama Sonuçlarını Almak İçin Buraya Yazın!

Çalışan, Üreten, Kalkınan Şehir Modeli Erzin

Çalışan, Üreten, Kalkınan Şehir Modeli Erzin sloganının altını derin siyaset bilgisi ve görgüsüyle doldurabilecek kapasitede olduğunu keskin ve iddialı cümlelerle Erzinlilerin kafasına nakşetmeye çalışan Tolgahan Güven, memleketimize dair hayallerini www.alidemiral.net aracılığıyla sizler için paylaştı.

Tolgahan Güven'le üçüncü söyleşi


"Belediyenin en güzel işi..."

"Burnaz aile plâjı"

Bundan önceki söyleşilerde, Erzin'e hizmet eden kimi yöneticileri olumsuz açıdan eleştirdiniz. "Memleket yönetmeyi bilmiyorlar" dediniz. "Halkı değil, kendilerini düşünüyorlar" dediniz. Acaba bu zamana kadar hiç iyi şeyler yapılmadı mı? Güzel şeyler olmadı mı? "Elbet yapıldı. Elbet oldu" diyorsanız, biraz da onları dinleyelim.

Şimdi şöyle söyleyeyim sayın Ali'ciğim: İyi şeyler yapıldığında takdir eden bir kişiyim ben. 

Bundan önceki belediye başkanlarının yaptıkları ortada. 

Mevcut Belediye Başkanı dördüncü yılına girdi. İnanır mısınız, yaptığı en güzel iş; Burnaz aile plâjını açtı, restoran oldu. Ben de bu konuda sayın Belediye Başkanı'nı takdir ettim. Zaman zaman gidiyoruz oraya. 

Seçim atmosferinde verilen sözlerinin hiçbiri gerçekçi çıkmadı. Ben bir balon olduğunu gördüm ve halkın da bunu gördüğüne inanıyorum.

Halkın nabzını yokluyor musunuz? Ne söylediklerini bizimle paylaşır mısınız?

İçimizden gelen siyaset ve siyasetçi çocuğu olunca ister istemez Erzin'in nabzını, gündemini bilmek için değişik konumlardaki esnafa, işçiye soruyorum, "İnsanların memnuniyeti, halkın beklentisi nedir" diye. 

Halktan aldığım sesler şu: Herkes mevcut yönetimden pişman. 

Yani belediyecilik illâ okumuşlukla, diploması olanla olmuyor. 

Sadece şu var: Erzin'de hizmet yapabilecek insanın Ankara'yı ve bürokratı bilmesi gerekiyor. Bunu Erzin halkı gördü. Bunun en iyi örneğini de son iki dönemden beri Ak Parti'li ve mevcut CHP dönemindeki Belediye Başkanı'nından gördü. 

Herkes bana şunu söylüyor: 

Çektiğin videolarda bi' yere bakmıyorsun. Elinde bir yazı örneği yok. Bunları nasıl yapıyorsun? Prompter mi kullanıyorsun?

Hayır, kendimi yetiştirdim çok şükürler olsun. İster gazeteci, ister televizyoncu, ister en iyi siyasetçi, en iyi bürokratla karşı karşıya gelsek, ilçemin sorunlarını tartışırım. Ben bi' yere gittiğimde sağ ayağımı yere sürttüğümde o memleketin eksiklerini gediklerini, yanlışını, yalanını, her şeyini görürüm Ali'ciğim. Benim böyle bir huyum var. Erzin'deki bi konjonktürün değişeceğine, yeni jenerasyononun çok farklı yerlere geleceğine inanıyorum. Erzin önü açık, gelişmeye müsait bir ilçe.

"Savaşçıyım"

Erzin belediye başkanlığına hâlâ talip misiniz?
Nasipten öte hiçbir zaman yol yok. Cenabıallah hakkımızda hayırlısını yazsın, diyorum. Cenabıallah, insanoğluna bir kafa vermiş, kafanın içinde bi' beyin vermiş. Aklını, zekânı güzel işlerde kullanabileceğine inanıyorsan mücadele etmen gerek. Azim önemlidir. 

Bende de azim ve Çeçen ruhu var. Savaşçıyım, mücadeleciyim. 

Erzin'de elli bin kişi yaşıyor. Elli bin kişiye dokunabilmek, eşit hizmet edebilmek istiyoruz biz. 

Bir belediye başkanının, "Yol yaptım, suyu getirdim, telefon geldi, elektrik gitti, çöp toplandı" diye bunu sosyal medyada paylaşması utanç verici bir durum. Bunlar zaten belediye başkanının temel görevleri. 

Yeni bulvarlar, yollar açarsın, kültür merkezleri, iş sahası açarsın, yeni araç gereç alırsın. Hizmet diye ben bunu sayarım. 

Adam bir kamyon asfalt getiriyor, dökerken bunu paylaşıyor. 

Tolgahan Güven... 

Erzin Bisikletlilerini de Düşünmüş

Meselâ ben bir örnek vereyim: Bisiklet kulübü var Erzin'de. Güzel bi' etkinlik. Sayın Belediye Başkanı bunların gazını almak için bisiklet yolu koydu imarda. Ya gardaşım, ben kâğıt üzerinde hizmet istemiyorum. Gerçekçi istiyorum. Bileğin varsa aç hadi yolları bisiklet yolu yap. Yapın göreyim. Yook, herkes şovmen. 

Bize hizmet eden lâzım. Ali, Hüseyin, Memmet, Tolgahan olmuş; kim olursa olsun. Önemli olan bu memlekete taş üstüne taş koyacak adamlar. Şakşakçılardan usandık.

Bisikletlilerle söyleşi yapmıştık. O zaman onlar da bahsetmişti. Hastane yolundan başlayıp, istasyona kadar gidecek bisiklet yolu güzergâhı çizilip imara eklenmiş. "Bisiklet yolu İssos'tan İçmeler'e kadar olsa turizm patlaması yaşanır, diye düşünüyoruz" demişlerdi.

Erzin Belediyesi'nin bisiklet yolunu yapacak gücü var ama bu adamlar bunu yapamazlar. 

Bisikletçiler için burada en güzel parkur Botaş boru hattının üzerinde. Botaşçılarla görüşülür. Hattın üzerine hem yürüyüş parkuru, koşu yolu, hem bisiklet yolu olabilir. Yani İçmeler'den eski Lülük'e (Yoncadüzü), eski Lülük'ten Gökdere istikameti, Gökdere yolundan boru hattına indireceksin o yolu. Oradan aşağı bizim göçmenler, yani Hürriyet Mahallesi'nin altındaann tekrar Malatyalılar mahallesinden Mahmutlu Mahallesi'ne o hattan bağlayabilirsin. Zaten Erzin'in etrafından bi' petrol boru hattı geçiyor. Bunun üstünü kullanabilirsin.

Peki siz diyelim ki belediye başkanı oldunuz. Bu bisiklet yolu konusuna el atar mısınız? Bu dediklerinizi yapar mısınız?

Şimdi şöyle söyleyeyim: Ben bugün Erzin belediye başkanı olsam, halktan sadece şunu isterim; bana plânlama için bir ay müsaade. Bir ayın sonunda Erzin şantiyeye döner. Erzin'in her yerinde iş makinesi, inşaat olur. 

Belediye bütçesinin en azından otuz, kırk katı hibe getirebilecek kadar çevrem ve genel müdürlüklerde bağlarım var. Yani şimdi bir Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na gittiğinde otuz iki tane genel müdürlük var. Bu otuz iki genel müdürlüğün en azından yirmi tanesini şahsen tanımıyorum. Hepsinin devasa bütçeleri var. Kiminden para alırsın, kiminden iş makinaları alırsın, kiminden araç gereç, başka malzemeler alırsın. İç İşleri Bakanlığı'na gidersin; Sivil Toplumlar Genel Müdürlüğü diye bir müdürlük var. Oradan başka bir projeyle para getirirsin. 

Kardeşim, bir belediye başkanı ayın on günü Ankara'ya gidecek, para koparacak, hizmet yapabilmek için mücadele edecek.

Polipropilen Plâstik Tesisi 

"Erzin'e kurulmalı"

Burnaz'a kurulması gündemde olan polipropilen plâstik tesisi hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

Ben o firmanın sahibini, genel müdürünü, üst yönetimini tanıyorum. Şu aralarda holdinge en az on beş sefer gittim. 

Şimdi oradaki iş Erzin'e katma değer üretebilecek bir tesis. 

Orada işte "doğaya zarar verecekler"miş bilmem ne! 

Orası yapıldığında oradaki çalışan işçiler en kötü on bin, on beş bin maaş alacak, binlerce kişi ekmek yiyecek. 

Belediye Başkanı, ticaret odası, işte bazı sivil toplum örgütleri, "Bu işe karşıyız" diyor. İşte "biz ağalık sürelim, burada hep lider olalım" istiyorlar. 

O tesis geldiğinde Erzin'e en aşağı beş yüz aile gelecek. Erzin'de ev ihtiyacı olacak. Bunlar aldığı maaşın en azından yarısını Erzin'de harcayacak. O yüzden bu tesisin yapılmasından yanayım. 

"Gelin konuşalım"

"Çevreye zararı var" diyenler gelsinler, otursunlar, anlatsınlar. İnceleyelim, bakalım. Ya da patron orada, gidelim, görüşelim. Sadece buradan bağırmak çağırmakla olmuyor Ali'ciğim. 

Tesisin memlekete faydası olacak. 

Ha bunun gücünün Belediye Başkanı farkında bile değil. Bir milyar dolarlık para harcanacak. Bu bir milyar dolar para harcanırken de acilen Erzin Mal Müdürlüğü'nün vergi dairesi olması lâzım. Niye? Bu adamlar şirketini buraya kurduğunda ticaret odasına faydası olacak, esnafa, belediyeye faydası olacak. Bu gerçekleri hiç konuşan yok. Bu fabrikanın Erzin'e kurulması lâzım. 

Erzin gün gelecek Gebze gibi olacak. 

O yüzden yabancıların gelmesi ne demek biliyor musun Ali'ciğim? Şu an Erzin'deki iktidara karşı bir grup gelecek. Neden karşı oluyorlar? Çünkü dışarıdan gelen insan hizmet isteyecek, yol, bina, temiz bir çevre, kültür alanları, çarşı isteyecek. Bu da Erzin'in gelişimine sebep olacak. 

Gelmesinin faydalı olacağına inanıyorum.

"Tesise karşıysan..."

"Firmanın hediye ettiği arabaya binmeyeceksin"

Bu eylemi yapanlar ileri görüşlü dediğimiz aydın insanlar. Erzin'in gelişmesini neden istemesinler ki?
Şunu söyleyeyim: 2010 yılında Erzin sahiline bir doğal gaz çevrim santrali yapıldı. O zaman da Erzinliler bağırdılar çağırdılar, eylem yaptılar, onu ettiler bunu ettiler. Dört yüz seksen dönümlük alanı devlet verdi. 
Erzin belediye başkanı AKP'liydi o zamanlar. Kasım Şimşek imzayı attı, vurgunlar vuruldu, herkes alacağını aldı kenara çekildi. 
Olan gariban insanlara oldu. Hep yabancı insanlar geldi. Şu an gidin bakın orada hep yabancı insanlar çalışıyor. Erzinli yok. Erzinli ne yapıyor? Bekçilik, çaycılık, çöpçülük. 
Burada şunu yapmamız lâzım: Bölgeye kurulacak bütün sanayicilere iş istihdamının Erzin'e verilmesini sağlamamız lâzım. 
O senin gördüğün saygınlar maygınlar dediklerinin hepsi bugün çocuklarını işe alsınlar, bi' dakkada bayrağı aşağı indirirler Ali'ciğim. Erzinliler parayı, iş konusunu severler. Sen onların dediğine bakma. Gerçekler burada. İnkâr eden varsa benim yerim belli, yurdum belli. İstedikleri yere gelirim. Gelsinler yüzlerine söylerim. 
Erzin'de kent konseyi vardı. Sayın Belediye Başkanı da kent konseyinde çalıştı. Hani nerede? Dört yıldan beri kent konseyinin adı yok. Hiçbir konuda ellerini taşın altına koymuyorlar. Niye? Ora parlarsa, ora güçlü olursa, yarın seçim zamanı oranın başkanı karşısına çıkar diye bir iş bilmezler topluluğuna teslim etmişler. Orası öyle köhne durumda duruyor. 
Yani diyeceğim, her tarafta kokuşmuşluk var Ali'ciğim. Dediklerimde yanlışlık varsa ben buradayım, telefonum herkeste var zaten. Sağır sultan da biliyoor, kör de biliyor beni. Ararlar, geliriz, konuşuruz eğriye eğri, doğruya doğru.
Bu polipropilen dediğin tesisin ilk sahipleri Yurtgaz adı altında bi' firmaydı. Şu anki Belediye Başkanı'nın bindiği son model makam arabasını hediye eden firma. İtiraz ettiğin, karşısında durduğun firmanın "bin" diye verdiği arabaya binme o zaman. Utanç verici bir durum.
Bu belediye zamanında mı geldi bu araba, ondan önce mi?
Kasım Şimşek zamanında geldi. Yurtgaz'dan aldılar. Zaten alınmasının sebebi de, şu anki mevcut firmanın (Bayport) sahipleri göndermiş. Buraları almışlar etmişler, imar tadilâtı yapmışlar. Yaparken arabalar, paralar, hediyeler, yardımlar, şunlar bunlar. Herkes saltanatını sürdü. Ondan sonra şimdi işlerin arkasında gerçek sahipleri çıktı piyasaya. "Burada polipropilen tesisi yapılacak" dediklerinde karşı karşıya gelindi.

Erzin'i Yeni Baştan İnşa Etmek!

Nasıl bir Erzin düşlüyorsunuz?
Erzin demek benim için yalancı bi' cennet olabilecek pozisyonda. Dağ ile deniz arasında ellibin kişinin yaşadığı, üç yüz altmış bin dönüm tapunun, yüz bin dönüm de hazine arazisinin olduğu bir alan. 
Burada akıllı bir belediye başkanı olsa burayı valla yalancı cennet yapar Ali'ciğim. 
Ama tarım tarım arazilerini kesinlikle imara açmayacaksın. 
Erzin'in yerleşimini Körhan, Başlamış, Kuyuluk, Kızlarçayı mıntıkasına yerleştireceksin. Sırtını dağa vereceksin ki halk oradan baktığında arkasında temiz havası, önünden de ovaya baktığında yemyeşil bir ova ve denizi görecekler. Biliyorsun burada dokuz ay yaz mevsimi var. Nem oranı yüksek, sıcak bir memleket. Eğer sırtımızı dağa verirsek dağdan gelen esintiyle su ihtiyacının %10-15 azalacağını düşünüyorum ben. 
Sağlam, işi bilen büyük firmaları getir oraya. Şöyle beş yüz tane apartmanlı bir site kur. İnanır mısın leblebi gibi satılır. İnsanlar hemen oralara göçmeye başlar. Yeni bi' şehir ortaya çıkarırsın. Ondan sonra çarşı merkezi, esnaflar oralara gittikçe aşağılar boşalır. Yukarıdan aşağı, yani İçmeler'den başlaar, Erzin'in alt yapısı işte bu özellikle yağmur, sel drenaj hatları yapılacaak. Yolları tekrardan yenilenecek. 

"İki yeni cadde açılmalı"

Erzin'in acilen yeni iki tane caddeye ihtiyacı var. 
Gökdere'den gelen petrol boru hattı üzerine yol yapıp Hanifi Soylu Bulvarı'na bağlamak. Yani Gökdere'nin altından E5 istikametine cadde açmak. Neden? Çünkü insanların işini kolaylaştırmak lâzım. Şimdi Gökdere'deki adam E5'e gelecekse, çarşı merkezinden geçmek zorunda kalıyor. Ama olmaazz.
Bir caddeyi de Aydınlılar ve Malatyalılar mahallesine açıp o yolu Yeşiltepe'ye bağlamak. O yolun kenarlarında da tarım tesisleri yapılabilecek olması lâzım. 
Erzin'in bütüünn alt yapısının, üst yapısının elden geçmesi gerek. Bunların yapılamayacak bi' şeyi yok. Akıllı bir belediye başkanı beş yıllık dönem içerisinde Erzin'i yalancı bir cennet hâline getirebilir. 

Çalışan, Üreten, Kalkınan Şehir Modeli Erzin

Benim bunu yapabilecek kapasitem var, cesaretim, yüreğim de var. Ama dediğim gibi her şey nasip kısmet meselesi. 
Toplum görecek toplum. Eğer toplum hizmet yapılamayan bu konjonktürü yaşamaya mahkûmsa bu şekilde gider bu memleket. Ama vizyon sahibi bir insan var da bunu görmüyorsa  ya da es geçiyorsa halk, o zaman yapacak hiçbir şey yok. 
Ben bu memleketin altından girerim, üstünden çıkarım. 
Bugün Erzin belediye başkanı olsam ilk yapacağım yatırım, Marmarabirlik'i bu memlekete getirmek olacak. Bu memleketin zeytinini, zeytinyağını, nar ekşisini, karakılçık buğdayını ve narenciyesini, dünyanın en büyük birliği olan Marmarabirlik adı altında dünyaya pazarlatmak hedefim, hayalim. 
Orada da beş yüz iş kadını çalıştırmak Ali. Evde oturan kadınları iş kadını yapmak. Kadına iş vereceksin. İş verdiğinde memleket gelişir. Kadının cebine para giriyorsa o toplumdan korkma. 
Benim hedefim, sloganım: Çalışan, üreten, kalkınan şehir modeli Erzin olacak. 
Şunu da söyleyeyim: Erzin merkezindeki asfalt kalitesiyle, dışarı mahallelerimizdeki asfalt kalitesi aynı olacak. Turunçlu'ya kaldırım yapmışsa belediye, oradaki kaldırım kalitesiyle Erzin merkezdeki kaldırım kalitesi aynı standartta olacak. 
Çiftçilerin de en büyük sorununu çözebilecek kapasitem var. Erzin'deki bütün çiftçilerin bahçe yollarının tamamının sathi kaplama asfalt yapılması lâzım. Çiftçi giderken toz görmeyecek, traktörü langır lungur sallanıp da arızası olmayacak, pikabıyla rahat gidecek. Çamur yok, toz yok. 

"Rehberime bakmaktan keyif alıyorum"

Belediye başkanı şehrin bütün sorunlarını bilmeli. 
Ve şunu söyleyeyim sana: Defterime de yazıyorum. Türkiye'nin değişik yerlerindeki Erzinlilere, inanır mısın Ali, kimine yurt konusunda, kimine tayin konusunda, kimine polislikte, uzmanlıkta... (Yardımcı olduğunu kastediyor) Kim olursa olsun. Bunun binlerce örneği var. 
Ben bir menfaat beklemeden yardımcı olmaya çalışıyorum. 
En önemli şey, insanların kalbinde olabilmek. 
Hah adam beni sevmiyor bak Ali. Ama sıkışmış, canı yanıyor, "Bu işi kim yapar? Gıdımanın torunu yapar" diye beni arıyor. Ha ben de ona kin beslemiyorum. Yapıyorum. Niye? Çünkü yapayım ki utansın. Ben utanmayayım. İnsanlara dokunmaya çalışıyorum Ali. 
Benim en büyük servetim telefonumda kayıtlı on dört bin adam. İnsanlar bankaya gider, hesabındaki trilyonları görür keyif alır. Ben de telefonumdaki, kimsenin tanıyamayacağı, ulaşamayacağı insanlara, milletin Google'dan bakamayacağı insanlara bakmak bana keyif veriyor, ayrı bir mutluluk veriyor. 
Bu memlekette belediye başkanı denildiğinde Sıtkı Kara anılıyor, Refik Özsoy anılıyor, Mehmet Güven anılıyor. 
Siyasetçi dediğin adam Türkiye'yi bilecek. Bilmiyorsa, yanına gelen bir garip gurebanın bi' işi olduğunda kimi arayacağını bilemezsin. 
Ben insan tanıdığımdan dolayı çok mutluyum. Allah bana dost zenginliği versin. 
Her zaman şunu söylerim: Herkese on versin, bana bir versin.
Sorular bu kadardı. Beni ağırladığınız için teşekkür ederim. Şehrimize dair düşleriniz ve gayretleriniz herkesin hayrına olsun.
Memleketim için bir taş üstüne taş koyan herkese teşekkür ediyorum. 
Sen de kendi çapında bi' şeyler yapmaya çalışıyorsun. İşte röportajlar yapıyorsun. Her tarafa gidiyorsun. 
Benim istediğim bu memlekete güzel şeyler yapılsın. Bir yere gidildiğinde Erzin dendiğinde herkes bilsin. Ben bunu istiyorum. Yoksa işte, "Trilyonluk olayım, şu vurgunu vurayım." Öyle bir hayalim yok Ali, çok şükürler olsun. Allah bir boğaz vermiş, geçiniyoruz. Bu memlekete güzel işler yapmayı Allah bizlere nasip etsin. Makam olsa da Tolgahan Güven var, olmasa da Tolgahan Güven var. En önemli servet dost edinmek, sizleri tanımak, budur Ali'ciğim. 

Kalp Doktoru Benzetmesi

"Erzin'i by-pass ve anjiyo ederim"

Ben kendimi şöyle görüyorum: 
Hani damarlar tıkanıyor, kalp doktoru nasıl by-pass yapıyor, anjiyo yapıyor, tıkanıklığı açmak için stent takıyor. Ben de çok şükürler olsun, devlet bürokrasisinde Erzin'e hizmet yapabilmek için bütün tıkanıklıkları kalp doktoru gibi by-pass ederim, anjiyo ederim ama illâki o tıkanıklığı açmadan gelmem, gell-memm. Benim de öyle bir yapım var Ali'ciğim, çok şükürler olsun. 
Ben teşekkür ederim bu röportaj için.

Tolgahan Güven'le yaptığımız diğer söyleşiler:

Yorum Gönder

3 Yorumlar
Yorumlar onaylandıktan sonra yayımlanır.
  1. Bu Tolgahan güveni bütün Türkiye tanıyor. Erzin kıymetini bilmiyor. Adamın vizyonu var. Bir dönem denense o iki bulvarı açsa zaten Erzin uçar. Erzin gerçekten Türkiye de cennet bi köşe deniz, yayla,orman,turizm, sanayi ticaret her şey var ama dörtyol ile Osmaniye arasına sıkışmış kalmış. Bu sıkışıklaktan erzini ancak Tolgahan güven kurtarır. Çünki tuttuğunu kopartan bi karakter. Hizmet için Kapıyı zorlar ğiremezse camdan girer yada bacadan girer yine hizmet yapar. Her şeyden önce gözü kara, kendisine çıktığı yolda başarılar diler. Sevgili Erzinlilerin Tolgahan beyin kadrini kıymetini bilmesini temenni ederim

    YanıtlaSil
  2. Erzin gibi potansiyeli yüksek bir ilçeye,Tolgahan Güven gibi vizyon sahibi kişiler belediye başkanı olmalı. Erzin halkına soruyorum büyük umutlarla seçtiği belediye başkanı ne yaptı şimdiye kadar? Tolgahan Güven belediye başkanı olmadan bile Erzin insanına hizmet edebilen bir potansiyel. tabi ki bir dağın yamacında yaşayanlar o dağın ne kadar büyük olduğunu anlamazlar. Biraz uzaklasıp tekrar bakın.

    YanıtlaSil
  3. Yorumlarınız için teşekkür ederim anonim ziyaretçiler. :)

    YanıtlaSil