Yıllardır dinlerim. Ayrıca dizi
formatında yayınlanan “Arkası Yarın” da var ama onu her gün takip edemiyorum.
TRT Radyo 1, TGRT FM, NTV Radyo radyo tiyatrosu hazırlayan ender kanallardan.
Yaklaşık yirmi
yıl önce, yirmi üçer dakikadan sekiz bölümlük “Arkası Yarın”ımsı dizi
çekmiştim. Basit bir teyple 46’lık boş kasetlere ses kaydediyorum yani.
Tanıdıklarıma, hatta rahmetli babaanneme bile rol vermiştim. Efekt için,
gerçekçi olsun diye bardak falan da kırıyordum. Bu amatör çalışmayı kasetten
MP3’e aktartıp TRT Ankara Radyosu’na postaladım bir gün. (Artık bir teybim olmadığı
için ne zamandır dinleyemiyorum. CD’yi de hatıra olsun diye halama verdim) TRT’nin
yayımlayacağını düşünmüştüm. İki hafta sonra
Ankara’dan daktiloyla yazılmış bir yazı geldi. Senaryo göndermeliymişim. “TRT Radyo
Oyunu Yazarları İçin Bilgiler” adlı bir de kitap yollamışlar.
Şimdi o kitaptan
pasajlar aktarıyorum:
Türkiye Radyoları yayına ilk başladığında sadece müzik ve haber programlarıyla kısıtlanmış durumdaydı. Geçen zaman içinde devre devre, modern teknik imkânlara kavuşan Türkiye Radyoları, diğerlerinin yanı sıra dramatize programlara da yer vermeye başladı… Dramatize programlar ülkemizde oldukça yaygın bir dinleyici kitlesine hitap etmektedir. Amaç çok yönlü olmakla birlikte, özet olarak; ‘Eğlendirirken eğitmek’ denilebilir… İnsanoğlunun, tarihin ilk çağlarından bu yana, ihtiyaç duyduğu tiyatro olgusu, ülkemizde sayılı büyük kentlerimiz dışında ihtiyaca cevap verememektedir. Buna karşılık hemen her evde radyo cihazı bulunmaktadır. Yayınlarını bütün bir gün boyunca sürdüren radyolar diğerleriyle olduğu gibi dramatize programlarla da eğlendirme ve eğitme görevini üstlenmiş bulunuyor. Yani bir anlamda, tiyatroyu evin içine getirerek bu ihtiyacın bir ölçüde karşılanmasına çalışıyor… Eğitim yılları dışında kitap okuma alışkanlığı edinenlerin sayısının ülke çapında olduğu söylenemez. Dramatize programlar özellikle bu alışkanlığı edinmemiş kesimin; edebiyatla, sanatla, bilimle ve tarihle tek ilişki vasıtasıdır. Onlara bambaşka bir dünya getirmektedir. Kulağın alıcı, beyine iletici ve beynin saklayıcı özelliğinden yararlanılarak dinleyiciye fark ettirmeden eğitici, öğretici mesajlar aktarılmaktadır… Bu programlar, dinleyicinin hayal gücüne de geniş ufuklar kazandırmaktadır. Bir yandan gerek kendi ülkesinde, gerekse dünyanın çeşitli ülkelerindeki yaşama biçimleri, örf ve âdetleri, duygu ve düşünceleri, ülkenin coğrafî özellikleri hakkında bilgi sahibi olurken, diğer yandan kendisini o yerlere gitmiş, görmüş, değişik insanlarla tanışmış gibi hissedebilmektedir… Drama yapımları aracılığıyla halkımızın eğitim ve kültür düzeyinin yükseltilmesi, tiyatro kültürümüzün korunması ve çağdaş bir anlayış içinde geliştirilip yaygınlaştırılması, fertlerin sanat zevklerinin ve kültür seviyelerinin yükseltilerek yaratıcılığa yöneltilmesi, Türk ve dünya edebiyatının seçkin örneklerinin tanıtılması, tiyatro ve sinema kültürünün yaygınlaştırılıp bu yolla kişilerin yeni bakış açısı ve duyuş gücü kazanmaları ile düşünce ve eleştirme yeteneklerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir… Kısaca; dramatize programlar, bir ‘Audio’ ders lâboratuvarı görevini yerine getirmeye çalışmaktadır.
Kitaptan yaptığım
bu alıntı sayesinde radyo oyununun önemini az-çok anlayabilirsiniz; hiç
dinlememiş olanlar için söyledim.
![]() |
Radyo Tiyatrosu |
Google’dan kopya
çekmek yerine hafızamı yoklayıp, aklıma gelen oyuncu ve oyun adlarını yazayım:
Macide Tanır, Hepşen Akar, Şener Şen, Mehmet Atay, Tijen Par, Meral Niron,
Burçin Oraloğlu, Tolon Karaca, Suna Pekuysal, Beyhan Saran, Okan Şenozan, Ergun
Uçucu, Selma Kutluğ, Berrin Ötenel, Osman Nuri Ercan, Melek Baykal, Oya
Küçümen, Pervin Önalp, Hülya Gülşen Irmak; Canan, Keşanlı Ali Destanı, Kurt
Deliği, Kırmızı Traktör, Yenir Otlar Yeşerince, Bana Güzel Bir Şey Söyle, Garip
Bir Telefon, Bu Kasabadan Hırsız Çıkmaz.
Daha aklıma
gelmeyen niceleri…
Akşam sekizden gece
on ikiye kadar dizi izleyen birisi değilseniz, hayal dünyanızda film keyfi
yaşamak isterseniz, maksimum bir saat süren radyo tiyatrosunu tavsiye ederim.
YouTube’de var…
Açın bir oyun,
gözlerinizi kapatın. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, mekân; ambians gözünüzde
ister-istemez canlanır zaten. Meselâ televizyonda bir film izleseniz, belki
radyodaki kadar hissedemeyebilirsiniz. Çünkü o sahneleri beyninizde oynatan
sizsiniz.
Radyo tiyatrosu dinlemek, kitap okumak gibi büyülü bir şey. İnsanı etkileme gücüne sahip.
Radyo 1’de her
gece 22:45’te yayınlanan “Bir Roman, Bir Hikâye” isimli kitap okuma programı
var. Tanıtımında “Görme engelli yurttaşlarımıza özel” ibaresi geçiyor. Sanırım
bu tiyatro oyunu da özellikle görme engelli insanlar için hazırlanıyor.
15 ve 19 Mayıs 2016’da iki bölüm olarak medyanoz.org sitesinde yayımlanan yazıdan derlenmiştir.
Radyo tiyatrosunun amacını harika anlatmışlar.
YanıtlaSilİnsanoğlu, düşüncelerini aktarmak için birçok yol açmış veya keşfetmiş.
Sil