Manuş Baba, "Gençlik Haftası" münasebetiyle 19 Mayıs'ta -Hatay- Erzin'de sahne aldı.
Manuş Baba Erzin konseri hakkında blog yazarak geceyi kayda geçirmek istedim.
Aylar öncesinden duyurulmuştu konser.
Bizim Erzin'e bayramdan bayrama gelir sanatçılar.
Bir ara Erzin Narenciye, Kültür ve Sanat Festivali yapılırken, birkaç gün üst üste konsere gittiğimiz olurdu.
Senede bir iki defa da olsa sanatsal etkinlikler Erzin sakinlerine iyi geliyor, en azından bir değişiklik oluyor.
Festivalin birkaç gün sürdüğü zamanlarda yerel gazeteye şunu yazmıştım:
Şehrin bir yerlerinden etkinliklerin sesini işitmek, orada o an bulunmasak bile ne güzel!
Gönül isterdi ki iyi bir fotoğraf çekeyim. Aşağıdaki videodan yakaladığım bir kareyi kapak görseli yaptım.
Neyse, geçmiş geçmişte kaldı diyelim ve yazının esas konusu olan Manuş Baba Erzin konseri üzerine yazmaya devam edelim.
Konserin akşam 9'da yapılacağı duyurulduğundan 8 buçuk gibi evden çıktım.
Ama durun bi' dakka!
Çıkmadan az evvel hafiften yağmur yağmaya başlayınca "gitsem mi, gitmesem mi" diye düşündüm bir an.
Hatta yağmurdan birkaç dakika önce yaşadığım başka bir kararsızlığı daha paylaşayım sizinle: Biliyorsunuz, bu aylar bir mevsim geçiş dönemi olduğu için hava durumu karışık. Bahar sezonu insanı yanıltabiliyor ya, sözün kısası ben de, "Acaba sadece kısa kolluyla mı gitsem, yoksa üstüme bir hırka da alsam mı" tereddüdünü yaşadım. "E şimdi herkes kısa kolluyla gelirse gülünç duruma düşerim. O hâlde hırkayı elimde tutayım" tereddüdünü yaşamaya devam ederken çisenin başlaması, kararsızlığıma son noktayı koydu da, bu bahaneyle hırkamı aldım. Duvarda asılı şemsiyenin de beni ikinci bir ikileme itmesine fırsat vermeden çıktım sokağa. Şemsiyeli insanlar da vardı, şemsiyesiz de... Konser alanına varana kadar kesilmişti ve ıslatmamıştı da.
Kalabalık bir meydanla karşılaştım. Gözüme kestirdiğim müsait bir yere geçip Manuş Baba'yı beklemeye başladım. Saat 9 oldu, 9'u on, on beş geçti ama baba yok. Sağdan soldan, "Şarkıcılar zaten böyle, hep geç çıkarlar" söylenmeleri duyuluyor. Dev ekranda "Dönersen Islık Çal" klibinden kırpılarak hazırlanmış olan "Manuş Baba 19 Mayıs'ta Erzin Cumhuriyet Meydanı'nda" ibareli video dönüp duruyor müzik eşliğinde. Müzik sustu; ertesi gün cuma olduğu için yatsıdan evvel salâ okundu, ardından yatsı ezanı... Sahneye çıkan sunucu, "Konser alanıyla cami yan yana, bu yüzden saygısızlık etmemek adına Manuş Baba sizi biraz bekletecek" dedi.
Saat 22'ye gelirken nihayet sanatçı geldi. Nazan Öncel'in meşhur eseri "Bu Havada Gidilmez" parçasıyla Manuş Baba Erzin konseri başladı. Bu parçayı Manuş'un kendisi de stüdyoda okumuştu zaten. Yani albümünden bir şarkı demek istiyorum.
Cep telefonumla çektiğim konser kaydının bir şarkılık videosunu şuraya bırakayım bari, yazıyı renklendirmek ve güçlendirmek adına. Durduğum yerden anca bu kadar çekebildim. İdare edin.
Elinde zilli tefiyle Manuş Baba, kulağımıza yabancı olmayan şarkılarını art arda seslendirdi. Şarkı aralarında konuşurken gayet sakin ve de nazikti. Millet oynayıp hoplarken, müzikli eğlencelerde her zaman yaptığım gibi sadece seyretmekle yetindim. Açıkçası o gece sadece seyredecek kadar bile havamda olmadığım için koca meydan bana dar geldi, desem yeridir. En önde de olsaydım, durum pek değişmezdi sanırım. Kişisel hava durumum da bozuk diye saat 23 gibi evin yolunu tuttum. Ki zaten tek tük oradan ayrılanlar vardı. Özellikle çocuklu aileler... Tabi bunda konserin kırk beş, elli dakika geç başlamasının da payı vardır illâki. Bir gecede tek sanatçı çıkacaksa 20:30 tam uygun bir saat olabilir. Yarım saat öncesi erken, yarım saat sonrası geç mi oluyor ne!
Saat 24 gibi havaî fişek patlaması sesi geliyordu. Demek o saate kadar sürmüş Manuş Baba Erzin konseri. Hâlbuki oradan ayrıldıktan sonra müzik sesini işitmez olmuştum, çarşı bize çok uzak olmamasına rağmen.